Nisan’ın 24’ünde telefonum çaldı. Karşıdaki ses ‘Abi Erkan Sözeri Giresunspor’a gelmiş’ diyor. Eeee ne var bunda, yönetim çağırmıştır, O da gelip imza atmıştır’ yanıtını verirken, ‘Abi şey senin tesislere girmeni yasaklamış, O gerçek Giresunsporluymuş, sen değilmişsin. O şuan Giresunspor’un yanındaymış, sen neredeymişsin’ diye ekliyor.
İlk başlarda ciddiye almadım, ha sonrasında da almadım ama meslektaşlarım da telefon açınca canlı yayın yapan arkadaşların videolarını izledim.
Bana telefon açanların söylediklerinden daha fazlasını dile getiriyordu Erkan Bey. Ne yapmışım ben bu Erkan Bey’e…
Hemen açıklayayım. Bolu deplasmanında penaltıyı kullanmak isteyen Vedat Muriç’e neden atışı kullandırtmamak için 50 metre depar attın. (O penaltıyı Muriç kullanmamış ve kaçmış, dönen top da Giresunspor’u mağlup eden gol olarak kayıtlara geçmişti’
Karşıyaka deplasmanı. Maçtan önce Futbol Şube Sorumlusu İbrahim Özkul’un moralini çok bozuk gördüm. Kendisi Meydan’da, isteyen herkes sorabilir. Erkan Hoca demiş ki küme düşmesi haftalar öncesinden kesinleşen Karşıyaka’dan alınacak bir puan iyidir demiş. Ben de dedim ki, (kendisi kulübenin kenarından bizi dinliyor’ olacak şey değil, bu kadar mı hoca korkuyor.
İç sahadaki Elazığspor maçının 80. dakikasına kadar 2-0, yine Karşıyaka gibi küme düşmesi kesinleşen Kayseri Erciyesspor müsabakasının ise 78. dakikasına kadar 3-0 öndesin. Ne oldu, takımın en kısa adamı Alaattin’i forvete, bugün Fenerbahçe’de oynayan Vedatg Muriç’i ise stopere çekti. Maçlar mı, berabere bitti. Spor28 ve o dönem çalıştığım gazetede bunu haber yaptım, ‘Erkan Hoca çok formsuz’ diye.
Bir de Tchami konusu var. Takımın en çok asist yapan oyuncusu konumunda. Ama nedendir bilmem birden kesik yedi. Bir –iki- 3 hafta derken adam sezonun ikinci yarısında neredeyse maç oynamadan gitti. O dönemlerde görev yapan tercüman arkadaş aracılığıyla Tchami’ye her hangi bir sakatlığının olup olmadığını sordum. Hayır yanıtını verdi. Menajeri Faruk Güler’e de sordum, O da yok dedi. Faruk Bey de bu konuyu kim sorsa net bir şekilde açıklayacaktır.
Bu oyuncu ile ilgili yaptığım haberin ardından o dönemki Başkan Mustafa Bozbağ ile röportaj yapmak için kulüpteyim. İçeri giren Erkan Bey de ne selam var, ne de bir ‘Merhaba ‘ demek. Direk Tchami’yi oynatıp oynatmayacağımı sana mı soracağım’ dedi. Başkan araya girdi, konu kapandı.
Durum bundan ibaret. Gelelim şimdi Giresunsporluluğuma. Ben deniz babamın omzunda Giresun Atatürk Stadı’na adım attığımda henüz 3 yaşındaydım.
Gençliğim maraton ortada bağırmakla geçti. Meslek olarak da gazeteciliği seçince gitmediğim deplasman kalmadı. Bazen havalimanının, bazen otogarın banklarında uyudum. Bazen de bir gecemi gidişe, bir gecemi dönüş yolcuğunda geçirerek üst üste iki gece uykusuzluk çektim.
Delice’de geçirdiğim trafik kazası sonrasında korkudan 3 ay otomobile binemedim, kış günlerinde evime yürüme gidip geldim. Seka’da yağmur, çamu, kar kış, güneş demeden antrenman takip ettim. İyi kötü Mustafa Temel Bozbağ’ın döneminde yedek de olsa bu kulübe idareci olarak hizmette bulundum.
Geçen senenin son dört, bu sezonun ilk dört haftasında Giresunspor’u çalıştıran Erkan Bey gerçek Giresunsporluyum diye hava atarken ve o günlerde ona şak şakcılık yapanlara sesleniyorum.
Benim nüfusum Keşap’a kayıtlı. Doğum yerim Giresun. 3 yaşında da Giresunsporluydum. Bugün de yarın da Giresunsporlu olacağım. Bendeki bu sevgi 2.5 milyon TL’yi cebe koyana kadar değil, MEZARA KADAR…. Bilmem anlatabildim mi Erkan Bey ve şak şakcıları.