Giresunspor hedef takımı değil. Bunu haftalardır aldığı sonuç ve ortaya koyduğu oyunla da gösteriyor. Oyunculara da çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Çünkü kapasiteleri bu kadar

Giresunspor sahasında Hatayspor’a 3-0 yenildi. Maçın ilk dakikalarında direkten dönen top Giresunspor adına büyük bir şanssızlık olurken, Burak Şeker maçı tribünden, tv’den takip eden herkesin gördüğü penaltıyı vermeyerek es geçti.

İlk golün oluşumuna bakalım. Landel topu kaptırınca rakibin 28 numaralı oyuncusuna sağındaki solundaki, arkasındaki oyuncu beş metre uzak olmasına rağmen kimse baskı yapmadı O da aldı, arkadaşının önüne bırakarak golde büyük pay sahibi oldu.

Kalesinde çok basit bir gol görerek geri duruma düşen Çotanaklar dengeli geçen maçı bir anlamda rakibe teslim etti. İkinci devrede oyuncular biraz daha birbirine yakın oynadı ancak bu kez orta saha oyuncuların yanlış pas tercihlerini izledik. Örneğin sağa verseler belki de daha rahat pozisyona girilecekken, onlar sol çizgiye topu taşımak istediler. Uzun ortaların savunmadan dönmesine rağmen birkaç kez aynı organizasyonu denedik.

Muhammet Reis sakatlandığında Kulüp Doktoru tarafından hemen kenara değişiklik işareti geldi. Ancak Bahadır’ın saha kenarına gelişi tam dört dakika sürdü. İki dakikada oyunun durmasını bekleyince Giresunspor altı dakika 10 kişi oynadı. Böyle durumlar da bazen olabiliyor.

Hüseyin Hoca oyuncu eksikliğinden dolayı Çağlar’ı maç kadrosuna almak zorunda kaldı. Kadro konusunda bu kadar kısıtlı imkanlara sahip olan Kalpar, çok ucuz sarı kart görerek cezalı duruma düşen Landel’e taktik gereğince ikinci sarıyı gördürtüp, cezasını Fenerbahçe maçında çekip, Altınordu maçında O’nun sahada olmasını sağlayabilirdi. Ancak bu Ne Kalpar’ın ne de yardımcılarının aklına geldi.

Senin hedefin lig ise bunu düşünmek zorundasın. Benzer olay geçen sezon İstanbulspor ile iç sahada oynanan karşılaşmada sarı kart gören Aykut’ta yaşanmıştı. O oyuncu o gün çift sarıyı görse Fenerbahçe kupa maçında oynamayacak, Eskişehir’de sahada olacaktı. Maalesef kenar yönetimi bu stratejiyi belirleyemiyor.

Üçüncü gol de ilkinin aynısı gibisiydi. Yine Landel’in sahip olamadığı top kalemizde gol olarak durdu. Deplasmanda üç galibiyet, iki beraberlik elde ederek Giresun’a gelen Hatayspor istediğini Atatürk Stadı’nda da aldı ve Play-off için iddialı konuma geldi.

Ne yaptığını bilen, özellikle de kanatları iyi kullanan bir rakip vardı sahada. Maçı çevirebilir miydik, o oyunla bu mümkün değildi. Dauda bu takımın en iyi gol vuruşunu yapan oyuncu. İlk yarıda kötü oynaması, ikinci devrede de kötü oynayacağı anlamına gelmez. Devrede konuşursun, derdini sorarsın yeni görevler verirsin. İade yap dersin, birini O’na yakın oynatırsınız. Abiola’nın hele hele skor 2-0 iken, yani kaybedecek bir şeyin yokken de sahada olması gerekmez miydi?

Bizim öndeki oyuncumuz topu indirdiğinde yanında kimse olmazken, rakip ise her pozisyonda önü ikiledi. Kenarları iyi olan rakibin forvet arkası oynayan oyuncusu da hemen öne geçiyor. Örneğin Korkishko hiç markajda kalmadı, rahat oynadı.

Diyeceksiniz ki bu takım Fenerbahçe maçında böyle değildi, ne oldu? Fenerbahçe, Giresunspor ile oynadığı maçta hiç baskı yapmadı. Hep alan mücadelesi yaptığı için bizim takım o maçta istediği gibi pas yaptı. Süper Ligde ısıran takım yok. Zaten ısıran da istediğini alıyor.




Paylaşmayı Unutma!